Beatles la Nasıl Tanıştık?

Hepimizin Beatles la ayrı bir tanışma hikayesi vardır. Benimki gayet basit 2 yıl önce yani 9. sınıftayken İngilizce kitabımın 18. sayfasında (sayfa numarasını bile hatırlıyorum :P )Resimlerini görmüştüm... Sonrası malum ben de Beatlemania ya kapıldım... :)

İlk ne zaman The Beatles adını duydum hatırlamıyorum ama sanırım hiç bi' zaman onları "Biytıls" diye tanımadım :d Daha İngilizce'den bi haber okumayı yazmayı, 2 sene önce kadar öğrenmiş bir insan evladı olarak onlar benim için "Betlıs" idi. Evet evet. Sonrasıda "Bitlis" idi. Adeta bitliste beş minare beri gel oğlan beri gel idiler beim için. O sıralar evde internet de yok, araştırıp bakamıyorsun. İlk önce John Lennon'ın adını öğrendim, sonra Paul McCartney. Orda burda her yerde The Beatles'ı anlatan yazılı, görsel, işitsel her türlü kaynağı arıyorum. Sonunda yabancı bir dergide Ringo Starr'ın adını okudum. George Harrison'ı da sonra bir şekilde öğrendikten sonra dörtlü toplanmıştı.
Hani böyle yabancı karışık kasetler olur ya büyüklerin, işte 80'lerin şarkıları falan olur. Yok Phill Collins, yok George Michael falan. O kasetlerden vardı evde. Her nasılda kasedin içine John Lennon'dan Imagine girmiş içine. Klibini bir kaç kere televizyonda görmüştüm, biliyordum yani. The Beatles'tan ise And I Love Her vardı kasette. "rec" tuşunun hastası olmuştum adeta. geri alıp alıp dinliyordum şarkıyı. Sırf bu şarkıyı çalmak için, 5. sınıfın başında gitar dersine yazıldım. Tabii ki çalamadık bu parçayı. Vals dedi hoca ben dedim And I Love Her, Mozart dedi hoca ben Roll Over Beethoven.
5. sınıfın yaz tatilinde tatil amaçlı gidilmiş olan Antalya'da bir dükkana girer kahramanımız. Neden kendimde üçüncü şahıs olarak bahsettim bilmiyorum. Neyse, orada alabildiğine kaset vardır. Hala bana böyle çocukluk sanırısı gibi gelmekte. Her yanda kasetler var! Boyum yetişmiyor üsttekilere, o derece. Animals görüyorum, Small Faces görüyorum orada. Onları da 4. sınıfa başlamadan önce eve bağlanan kablolu yayından tanıyordum. Bir kanalda hep 60'lı yılların şarkılarının bulunduğu bir CD'nin reklamı yapılırdı. Oturup o reklamı beklerdim hep. O derece ki reklamdaki arka arkaya çalan farklı şarkıları tek bir şarkı olarak ezberlemiştim. "vaaayld fing" diye başlar Troggs'dan, "içikuu paaağk" diye Small Faces'den çıkar sonra da Dusty Springfield şarkısına girerdim. Reklamının sonunda da -ki ben onu bekliyordum hep- The Beatles reklamı olurdu, 10 saniye kadar bir parça çalardı. Hippy Hippy Shake'ti sanırım.
Ohoo konuyu nereye getirdim. Neyse o dükkandan iki kasetle çıktım. Param onlara yetmişti çünkü eheh. Biri Sgt. Pepper's Lonely Hearts Club Band diğeri de Revolver'dı. Bu kasetlere sonra, 6. sınıf başlamadan önceki yaz, dersaneye giderken önünden geçtim kitapçıda rastladığım Rubber Soul katıldı. Hatta bir kaç kez kitapçının önünden geçip, kasetlerin olduğu bölümde gezinip, ben para biriktirip alana dek kasedin orada durması için arkalara saklardım. Sonra da yine o kitapçıda Paul McCartney'in Flaming Pie'ını buldum. Bir kaç gün kasedi saklayıp, saklayıp durdum. Sonra da yalvar yakar aldırdım. Zira artık kitapçının görevlileri kuşkulanıyordu benden eheh.
Tekrar 6. sınıfta toplama albüm "One"ın kasedini gördüm. Bu sefer beklemek istemeyip anneme başvurdum, sağolsun kendisi. İşte kaset toplamaları böyle giderken, CD almamamak da olmaz. Küçüklükten beri gezdiğim tişört, poster, rozet satan bir abimin dükkanının da müdavimi olmuş idim. Ordan posterler getirtiyor, yine parayı toparlayıp, kasetten biraz daha pahalı olan CD'lere göz koyuyordum. Böyle böyle arşiv git gide güçleniyordu. Ne zaman bir aile dostu, akraba, arkadaş şehir dışına çıksa "Ne istersin?" sorusuna "Poster! Kitap! Albüm!" diye cevap verip işi iyice yüzsüzlüğe vurarak arşivi devasa boyutlara getirmişimdir.
Gazetelerden annenin özel keskin makasıyla kesilen Beatles haberlerinden, nereye asacağımı bilemediğim devasa posterlere uzanan bir gencin hüzünlü bir o kadar da saçma hikayesini okudunuz.
Ahahah bu arada ben bunu 50 yaşıda amca gibi anlatmışım yahu. Şu an 16'ıma merdiven dayamış durumdayım. Böyle amca veya teyze durumu yaratmadan, gaçhayım ben.
Sevgiler & saygılar.

güzel hikaye :) o "bitlis " telaffuzu benim başımı baya yakmıştı.İngilizce dersinde bakıyoruz resme şimdi kimse bilmiyor XD ben dedim "Bitlıs" arkadan birisi de "Bitlis" dedi tabi bu "bitlis" telafuzu benim başıma kaldı XD Hala bazı gıcık arkadaşlarım söyler durur.

Ahah fenaymış :d Telaffuz önemli değil yahu önemli olan insanın içinde olması :p Bitlis demek Abuzittin der gibi Bidıls demekten daha iyi bence. Zaten şu halimle ağzımı yaya yaya Liverpool aksanıyla "BİYTEAEAAAĞLS" diyemiyorum ya çok fena. Güler insan ama doğrusu böyle ki :d
Ya bir de Bitlis diyince aklıma geldi, sevgili anneannemle bir muhabbetin içindeyiz. Konu eski günler falan filanato. İşte konu müziklere gelmiş, ben de arsız gibi sıkılmışım bir yandan mandalina yiyip bir yandan da anneannemin her dediğine kafamı sallaya sallaya "he ya he" diyorum. Sonra dedi "Bi de Bitlis vardı, zenginlerin evlerinde çalardı, düğünlerde, Tivist falan oynarlardı, papaz saçlı çocuklar hani". Jet hızıyla kafamı mandalinalardan alıp "neaaaağ? anane ne dedin neağ söylesene bi daha nasıldıııııığğh?" diye muhabbeti koyulaştırmaya çalışmıştım. Aklım çıkmıştı resmen. Namazında niyazında anneannem Beatles'tan bahsetmişti lan, boru mu?! Tarihin gerçek tanığı adeta :d

ne güzelmiş...
dur bi ben de babaanneme soruyım... ne olur ne olmaz :P

Bilge adında (gerçekten bilge) kişilik önerdi. Zaten ne önermediki Aslında Beatles'ı biliyordum. Ama hiçde açıp dinleyim nedir ne deildir pekde umrumda değildi.Günlerden birgünde Bilge dediğimiz kişi bana Octopus's Garden şarkısını attı bu ne lan falan diyemeden bi baktım bitmiş.Şarkıyı açtığımda dinlediğim en değişik şarkılardan biri olduğunu farketmedim değil.İlk önce, hani olur ya Elvis tarzı hawai şarkıları ona benzettim.Fakat onla bi alakası yokmuş. Daha sonra günlerce dilimden düşmedi bu şarkı. Sonra bende hastalık olan şeyi yaptım.Araştırdım:study: .Birde ne görüyüm.Beatles çok çok eski grup.Wikipediye göre ise dünyann en iyi grubu ki bencede öyle derken bi baktım bende bidılscı olup çıkmışım ortaya.Lafı fazla uzatmadan benimde hikayem böle. Ve halada Beatles konusunda çok eksiğim olduğunu düşünüyorum.Bi allahın kulu çıkığ bana şarkılarını atsa. Elimden geldiğince indirmeye çalışıyorum ama yetersiz

Yanlış konudaymış gibime geliyor ama işte benim tanışma öyküm:

MTV'de Beatles haftasonu vardı orda onların şarkılarını fln dinleyerek sonra dainternette araştırarak buldum ve dinlemeye başladım... Sanırım en basit hikaye benim

en rezili de benim

Seninki kısa ve kesin rezil değil :D

hala arkadaşlarının yanında sana bitlis deseler sen de rezil hissederdin

Eee şeyy..

ben ilk defa nette gezerken gördüm sonrası malum...

suburbanskies arşivinin çekilmiş fotografları varsa eklesenee!

evet ya ben de merak ettim gözümde devasa bişiler canlanıyor

Ahah arşiv deyince böyle evimin alt katında, iki yüz merdivenle inilen mahzen falan yok hani. Böyle, mahzende koli koli belge falan tutmuyorum. Mahzen de yok gerçi. İşte kaset, dergi, plak, CD, DVD, kitap, gazete kupürleri, posterler falan yahu Elimdeki tek belge şey, Capitol Records'daki Paul Russell'ın 1963 Aralık'ında "The Beatles'ı Amerika'ya Tanıtma Kampanyası" diye yolladığı iki memo. O da bilgisayar çıktısı ahah. Olsun bence o da bi belge

tamam tamam
yine de olanların resmini koysan da olurdu

sıkboğaz etmeyelim arkadaşı

Yok yahu cidden hiç şöyle esprili filan tanışma hikayem yok. Babam sağolsun kendimi bildim bileli biliyorum Beatles'ı. Sadece Beatles'ı da değil; Queen'i, Pink Floyd'u, Led Zeppelin'i, Jethro Tull'ı, Jimi'yi, Janis'i... Ay saymıyım artık çok çok çok var :D En güzel zamanlarımda da en kötü zamanlarımda da hep benimle sevincime sevinç kattılar, üzüntümü hafiflettiler... İyi varlar ya cidden, bedenen olmasa da manen hep benimle olucaklar iyi ki bu efsaneleri biliyorum, dinliyorum, izliyorum...